ABD Senatosu’nda hızla ilerleyen ve iki partiden de etkileyici bir destek toplayan bir yasa tasarısı, Vladimir Putin’i “Ukrayna’da kalıcı bir barış için iyi niyetli müzakerelere” zorlamak amacıyla Rusya’nın ekonomisine ciddi zarar verme tehdidinde bulunuyor.
Ancak Güney Carolina’dan Cumhuriyetçi Lindsey Graham ve Connecticut’tan Demokrat Richard Blumenthal tarafından ortaklaşa desteklenen bu girişim, Türkiye ile beraber Avrupa Birliği ülkelerinin yaklaşık yarısının ekonomisini harap edebilir.
Graham ve Blumenthal geçen hafta metnin 100 sandalyeli Senato’da 81 imza topladığını duyururken, “Yasamız Rusya’yı izole edecek. Bu zulümleri destekleyen diğer ülkelere sert gümrük vergileri uygulayarak onu bir ticaret adasına koyacak,” dedi.
Tasarı, Kremlin’e karşı Rus kuruluşlarıyla mali işlemlere yönelik kapsamlı yasaklar da dahil olmak üzere çok çeşitli birincil yaptırım ve vergilerin yanı sıra, Moskova ile iş yapmaya devam eden ülkelere yönelik ikincil tarifeler de öngörüyor.
Özellikle de Rusya’nın, Ukrayna’nın geniş çaplı işgalini sürdürmek için vazgeçilmez bir gelir kaynağı olan enerji ihracatına odaklanıyor.
Graham ve Blumenthal tarafından hazırlanan metin, “Rusya Federasyonu menşeli petrol, uranyum, doğal gaz, petrol ürünleri veya petrokimya ürünlerini bilerek satan, tedarik eden, transfer eden veya satın alan” herhangi bir ülkeye yüzde 500’den “az olmamak üzere” bir gümrük vergisi uygulanmasını öneriyor. Başka bir deyişle, dünya üzerinde Rus enerjisini tüketen herhangi bir ülke hedefte.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde (IISS) kıdemli araştırmacı olan Maria Shagina, Rusya’dan düzenli olarak enerji satın alan çok sayıda ülke nedeniyle yüzde 500’lük gümrük vergilerinin uygulanmasının imkansız olmasa da lojistik açıdan zor olacağını düşünüyor.
Müşteriler listesinde Türkiye ve Hindistan gibi Amerika’nın stratejik ortaklarından bazıları da yer alıyor.
Shagina, “ABD bu fosil yakıtların ihracatını denetleyecek mi, denetleyecekse nasıl denetleyecek? Rus fosil yakıtlarını ithal eden ülkelerden ithal edilen tüm mallara genel yasaklar getirecek mi? Bu, hem müttefiklere hem de düşmanlara karşı topyekûn bir ticaret savaşıyla nasıl bağdaşır?” diye sordu.
Senatörlere göre yasa esas olarak “gölge filodan ucuz Rus petrolü satın alarak Putin’in savaş makinesini destekleyen Çin’i sorumlu tutmayı” amaçlıyor. Pekin’in Moskova ile “sınır tanımayan” ortaklığına yönelik eleştirel değerlendirme, “gölge filo”nun son derece acil bir endişe kaynağı haline geldiği Brüksel’de de geniş ölçüde paylaşılıyor.
İki senatör, “Çin’in ekonomik desteği olmasaydı Putin’in savaş makinesi durma noktasına gelirdi,” dedi.
Yine de, tasarının geniş sınır ötesi kapsamı göz önüne alındığında, Moskova ve Pekin’e yönelik sınır tanımayan saldırı, ticaret gerilimlerinin çok yüksek olduğu bir dönemde, Avrupa da dahil olmak üzere dünya çapında birçok ülkeye ciddi zarar verme potansiyeline sahip.
Türkiye güzergahı
Moskova mevcut olarak Türkiye’ye Karadeniz’den geçen MaviAkım ve TürkAkım boru hatlarıyla doğal gaz sağlıyor.
Rus gazını Avrupa’ya taşıyan ana boru hatları Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa ikinci planda yer alıyor.
TürkAkım projesi, Rusya’dan başlayıp Karadeniz üzerinden Türkiye’ye aktarılması planlanan doğal gaz boru hattı projesi olarak biliniyor.
TürkAkım, her biri yıllık 15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan oluşuyor. Boru hattı ile Türkiye’ye 40 milyar metreküp, Avrupa’ya ise 53 milyar metreküpten fazla doğal gaz arzı sağlandığı belirtiliyor.
Rus yakıtının Avrupa’ya tedariki için Türkiye’de bir doğal gaz merkezi kurulmasına yönelik Rus ve Türk yetkililer arasında istişareler devam ediyor.
AB’yi Rus enerjisinden arındırmaya yönelik eşi benzeri görülmemiş çabalara rağmen, bazı üye devletler Rus enerjisine bağımlı kalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl AB’nin Rus fosil yakıtları için harcadığı 23 milyar euro, Ukrayna’ya sağlanan askeri desteği aştı.
Oy birliği sağlanamadığı için herhangi bir yaptırımdan sürekli olarak muaf tutulan doğal gaz, tablonun başını çekti.
Bugün beş kıyı ülkesi – Fransa, İspanya, Belçika, Hollanda ve Portekiz – Rus yapımı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) için giriş noktaları olarak hareket ediyor ve geçen yıl alımlarda yüzde 9’luk bir artış görüldü. İtalya, Yunanistan, Macaristan, Slovakya ve Bulgaristan kıtayı boydan boya geçen boru hatları üzerinden Rus gazı alıyor.
Macaristan ve Slovakya ise Rus petrolünü Budapeşte’nin talebi üzerine AB çapında süresiz olarak yasaklanan Druzhba boru hattı üzerinden alıyor.
Ayrıca beş ülke – Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Slovakya ve Finlandiya – Rus yapımı yakıtlara ihtiyaç duyan Rus yapımı nükleer reaktörler işletiyor.
Avrupa Komisyonu, 2027 yılı sonuna kadar tüm Rus enerjisini aşamalı olarak ortadan kaldırmaya yönelik bir yol haritası sundu, ancak eylem planı henüz erken aşamalarda. Macaristan ve Slovakya yol haritasına şiddetle karşı çıkarak bunun rekabetçiliği tehlikeye atacağı uyarısında bulundu.
Mevcut durum, Graham-Blumenthal tasarısının geçmesi ve başlangıçta tasarlandığı gibi uygulanması halinde, ki bu aşamada garanti olmaktan uzaktır, 12’ye yakın üye ülkenin Amerikan pazarına satış yaptıklarında yüzde 500 oranında cezalandırıcı bir tarifeye tabi olabilecekleri anlamına geliyor.
Hem mallar hem de hizmetler hedef alınabilir ve bu da acıyı ekonominin birçok köşesine yayabilir. 500’lük tarife, halihazırda yürürlükte olan sübvansiyon ve damping karşıtı vergilere “ek olarak” uygulanacaktır.
Yasa, birincil ve ikincil yaptırımların “Rusya Federasyonu Hükümeti Ukrayna ile bir barış anlaşması imzalayıncaya kadar” yürürlükte kalması gerektiğini belirtiyor.
Graham Blumenthal’ın ofisi yorum talebine yanıt vermedi.
İşe yarayabilir mi?
Brüksel’de ABD Senatosu’nun tasarısı iki ucu keskin bir kılıç olarak görülüyor.
Bir yandan, Başkan Donald Trump’ın şimdiye kadar yapmayı reddettiği Kremlin’e yönelik baskıları sıkılaştırmak için memnuniyet verici bir girişim olarak görülüyor. Öte yandan, transatlantik kargaşayı şiddetlendirebilecek ve ihracata bağımlı sektörleri bir gecede harap edebilecek bir kumar.
Eğer uygulamaya konulursa, ikincil gümrük vergileri Komisyon ile Beyaz Saray arasında devam eden ticaret görüşmelerine bir el bombası atmış olacak.
Her iki taraf da bir anlaşmaya varmak için 9 Temmuz’a kadar süre verdi. Aksi takdirde Trump, AB yapımı tüm mallara yüzde 50 gümrük vergisi uygulamakla tehdit etti.
Bir Komisyon sözcüsü Graham-Blumenthal tasarısı hakkında sorulan bir soruya, “Yaptırımlar konusunda ABD ile mümkün olduğunca koordinasyon içinde olmaya çalışıyoruz, çünkü bu konuda ne kadar çok ortak hareket edersek o kadar büyük bir etki yaratabiliriz,” dedi ve tasarının AB ekonomisinin bazı bölümleri üzerindeki yıkıcı etkileri hakkında yorum yapmadı.
“Dolayısıyla çeşitli forumlarda bu anlamda koordinasyon gerçekleşiyor.”
Ancak Brüksel için bir umut ışığı var: Yasa tasarısı, Başkan’ın bir ülkeye, mala ya da hizmete yüzde 500’lük gümrük vergisinden 180 günlük bir muafiyet tanımasına olanak tanıyor; yeter ki bu muafiyetin gerekçesi “ulusal güvenlik çıkarları” olsun.
Tek seferlik muafiyet tamamen Trump’ın takdirine bırakılacak. Başkan kimi kurtaracağını ve kimi cezalandıracağını kendi seçebilecek. Bu da üye devletlere Oval Ofis’i ziyaret etme ve erteleme için lobi yapma şansı verecektir ki bu Trump’ın özellikle kameralar varken hoşlandığı bir ritüel. Uygulama sorunu da blok üzerindeki etkiyi azaltabilir.(Euronews)